6 Nisan 2010 Salı

Noktalama İşaretleri(2)

1. Giriş
Noktalama, yazıda noktalama işaretlerini yerli yerine koyma işidir. Cümleleri ayırmak


ve cümle içindeki duraklama yerlerini belirlemek için kullanılan işaretlere noktalama


işaretleri denir.


Noktalama işaretlerinin tarihi Bizans dil bilgini Aristophones'e dek gider. Bu işaretlerin


kullanılmasına XVI. yüzyılda matbaanın bulunuşu ile başlanmıştır. XIX.


yüzyılda ise noktalama işaretleri genelleşmiş ve kesin kurallara bağlanmıştır. Noktalama


işaretlerinin bizde kullanılması, Tanzimat döneminde başlar.İlk kaynak


Fransızca olmuştur. Bu yüzden de birçok işaretin adı Fransızcadır: virgül, apostrof ,


parantez gibi. Ancak bugün bunların çoğuna Türkçe karşılıklar bulunmuştur: kesme


işareti (apostrof), ayraç (parantez).


Noktalama işaretleri düşünceleri daha açık anlatmayı, yazının anlaşılır olmasını


sağlar. Okumayı ve anlamayı kolaylaştırır. Sözün vurgu ve ton gibi özelliklerini belirtmekte


kullanılır. Doğru ve güzel yazmak için, noktalama işaretlerinin görevlerini


tam olarak bilmek, yerli yerinde kullanmak gereklidir.


Bu ünitede başlıca noktalama işaretlerinin görevlerini ve kullanıldığı yerleri öğreneceğiz.


2. Nokta (.)


Nokta, en çok kullandığımız noktalama işaretidir. Kullanıldığı başlıca yerler aşağıda


belirtilmiştir.


a. Tamamlanmış cümlelerin sonuna konur:


Yaban'da Karaosmanoğlu'nun amacı, doğrudan doğruya Millî Mücadele gerçeğini yansıtmak


değildir. Yaban, o günlerin geri ve bakımsız bir köyünün hastalıklarını teşhir etmektedir.


(Aytekin Yakar)


Yazıda, sonuna nokta konmamış bir söz bitmiş sayılmaz. Anlatımdaki yargının


bildirdiği anlama göre cümlenin sonuç işareti nokta yerine soru ya da ünlem işareti


olabilir.


b. Bir cümlenin sonunda ayraç içinde açıklama verilmişse, bu durumda nokta


kapama ayracından sonra konur:


Çocukların ilk seylediği sözcükler, pek çok dil bilginini ilgilendirmiştir (bk. Özcan


Başkan, Lengüistik Metodu).


N O K T A L A M A İ Ş A R E T L E R İ 201


A N A D O L U Ü N İ V E R S İ T E S İ


c. Kısaltmalardan sonra nokta konur: Dr.(doktor), Prof.(profesör),


Fr.(Fransızca), Cad.(cadde), S.(sayı), s.(sayfa), vb.(ve bunun gibi).


Ancak, büyük harflerle yapılmış kısaltmalarda nokta kullanılmaz: TBMM (Türkiye


Büyük Millet Meclisi), MEB (Millî Eğitim Bakanlığı), DSİ (Devlet Su İşleri).


d. Sıra gösteren sayılardan sonra konur: 1. (birinci), 100. (yüzüncü).


Sıra gösteren sayının yanına noktadan sonra –inci eki getirilmez. Çünkü burada,


nokta zaten bu görevde kullanılmaktadır.


e. Madde numaraları ya da harflerinden sonra kullanılır: 1., a.


f. Belli bir günü gösteren tarihlerin yazımında gün, ay, yıl sayılarını birbirinden


ayırır: 24.6.1998


Ancak, ay adları yazı ile yazılırsa, bu durumda nokta konmaz: 24 Haziran 1998


g. Saat gösteren sayılarda zaman birimleri arasında kullanılır: 14.30


ğ. Sayılarda basamaklar arasına konur: 137.900.203


İstenirse, nokta konmayıp, onun yerine boşluk bırakılabilir: 137 900 203


3. Virgül (,)


a. Eş görevdeki sözcükleri, sözcük öbeklerini birbirinden ayırmak için kullanılır.


Başka bir deyişle iki ya da ikiden çok olan özne, nesne, tümleç ve yüklem arasına


virgül konur:


O, sert yapılı, geniş omuzlu bir adamdı. Kemikli yüzünün ortasında, sivri, uzun ve saldırıcı


bir burnu vardı.


(Yakup Kadri Karaosmanoğlu)


b. Uzun cümlelerde ve öznenin vurgulu bir biçimde belirtilmesi istendiğinde,


özneden sonra konur:


Türkçenin ses yansımaları, daha çok Rus Türkologlarınca ilgi görmüştür.


(Hamza Zülfikar)


c. Sıralı cümleleri ayırmak için kullanılır:


Yüzünü yıkadı, giysilerini değiştirdi, kahvaltı etti, sokağa çıktı.


202 N O K T A L A M A İ Ş A R E T L E R İ


A Ç I K Ö Ğ R E T İ M F A K Ü L T E S İ


Cümle içinde geçen ve, veya, ya da, yahut gibi bağlaçlardan önce de sonra da virgül


kullanılmaz:


O ve sen gelmeliydiniz ya da haber göndermeliydiniz.


d Seslenmelerden sonra konur:


Kabahat, ey bu satırları heyecanla okuyacak arkadaş, senindir.


(Yakup Kadri Karaosmanoğlu)


e. Ara söz ve ara cümleleri ayırmak için kullanılır:


Gece Bekçisi'ndeki tipler, özellikle de Max ve Lucia, Fromm'un genel plandaki çözümlemesinde,


gerçekten sado-mazohist bir karakter yapısı gösterirler.


(Hilmi Yavuz)


f. Tırnak içine alınmamış aktarma cümlelerin sonunda tırnak işareti yerine konur:


Yarın gidiyorum, dedi.


g. Birleşik cümlelerde gibi, hâlde, için, rağmen, bile, değil, sonra türündeki sözcüklerle


sonuçlanan cümleciklerin bu sözcüklerinden sonra konur:


O adam da dülger balığı alabilmek, bu balığı hak edebilmek için, elinden geleni yapıyordu.


(Sait Faik Abasıyanık)


Anlamı güçlendirmek için aynı sözcüğün yinelenmesiyle ortaya çıkan ikilemelerin


arasına virgül konmaz: koşa koşa


ğ. Yazışmalarda, başvurulan makamın adından sonra kullanılır:


Anadolu Üniversitesi Rektörlüğüne, Eskişehir Valiliğine,


h. Kesirli sayıların yazılışında, kesirleri ayırmak için konur:


18,57 (on sekiz tam, yüzde elli yedi)


i. Cümle başlarında kullanılan evet, hayır, yok, peki, pekâlâ, hayhay, baş üstüne, tamam,


öyle, elbette, haydi gibi sözcüklerden sonra konur:


Haydi, git; halkın içine karış; artık sen benim malım değilsin!


(Horatius)


ı. Bir sözcüğün kendisinden sonraki sözcükle yapı bakımından bir bağlantısı


olmadığını göstermek için de kullanılır:


Yaşlı müdür, yardımcısı Ayşe'ye döndü.


Tamlamalarda, tamlamayı oluşturan sözcüklerin arasına virgül konmaz: Ali'nin


kitabı


N O K T A L A M A İ Ş A R E T L E R İ 203


A N A D O L U Ü N İ V E R S İ T E S İ


4. Noktalı Virgül (;)


a. Her biri kendi içinde bağımsız olmasına karşın, anlam bakımından birbirine


sıkıca bağlı cümleleri ayırmak için kullanılır:


Başlık, konu demek değildir; konunun anlamı genellikle başlığa göre daha geniştir.


b. Bir ögesi ortak olan iki cümle arasına konur:


Bence bu, üç dört ayda bitecek bir dava değildir; üç dört yıl bile sürebilir.


Gördüğünüz gibi burada özneleri (bu dava) ortak olan iki cümle noktalı virgülle


birleştirilmiştir.


c. Bir cümlede, virgülle ayrılmış örnek kümeler varsa, bu kümeleri birbirinden


ayırmak için kullanılır:


Dilimize girmiş yabancı sözcükler de Türkçenin ünlü uyumu kuralına uyar; renk,


rengi, renge; ilaç, ilacı, ilaca; kitap, kitabı, kitaba vb.


d. Birbirine ama, fakat, ancak, yalnız, lâkin, oysa, hâlbuki, ne var ki, bununla birlikte,


bu nedenle, öyleyse, sonuç olarak, çünkü gibi bağlaçlarla bağlanan iki cümleden, birincisinden


sonra konur:


Her diplomalıya aydın diyemeyiz; ama yüksek öğrenim görmüş kimseler birer aydın


adayıdırlar.


(Joseph A. Schumpeter)


Bu tür örneklerde, yazar isterse, ilk cümlenin sonuna nokta koyabilir. Dolayısıyla


ama, oysa gibi bağlaçlar da sonraki cümlenin ilk sözcüğü olur.


5. İki Nokta (:)


İki nokta, kabaca "açıklama gelecek", "arkası var" anlamını veren bir uyarı işaretidir.


Aşağıda belirtilen durumlarda kullanılır.


a. Kendisinden sonra örnekler verilecek, açıklamalar yapılacak cümle ya da


sözcükten sonra konur:


Bugün bunların Türkçelerini kullanıyoruz: kamuoyu, güzel sanatlar, konu, yazı kurulu,


sorumlu müdür.


(M. Cevdet Anday)


İki noktadan sonra gelen sözler, yukardaki cümlede olduğu gibi tek tek sıralanan


örneklerse küçük harfle; kendi başına bir cümle ise büyük harfle başlar.


b. Tırnak içinde verilen alıntılardan, önce konur:


Yazar Cemil Meriç, aydını şöyle tanımlamaktadır: "Yazı ve söz aracılığıyla toplumun


şuurlanmasına yardım eden, yol gösteren, aydınlatan kişi."


204 N O K T A L A M A İ Ş A R E T L E R İ


A Ç I K Ö Ğ R E T İ M F A K Ü L T E S İ


Tırnak içindeki açıklama, asıl cümle kesilerek veriliyorsa, tırnaktan önce iki


nokta koymaya gerek yoktur:


Sevda Şener, tipi "insana özgü genel bir niteliğin anlamlı biçimde vurgulanarak belirtildiği


kişilere 'tip' diyoruz" biçiminde tanımlıyor.


c. Konuşma çizgisiyle başlatılan aktarmalardan önce kullanılır:


Oysa dayanılmaz bir sesin çağrısı var:


-Haydi çık, daha çabuk, daha çabuk.


(Neşe Cehiz)


d. Dilbilgisi ve sözlü anlatım çalışmalarında uzun okunacak ünlüleri göstermek


için, söz konusu ünlüden sonra konur: ha:iz, ca:iz, ha:ne, dünya:


6. Üç Nokta (...)


a. Cümlenin bir yerde kesilerek, geri kalan bölümün okuyucunun düşüncesine,


hayal gücüne bırakıldığı durumlarda kullanılır:


Dünya yer yer ruh sağlığına doğru emekliyor, Erdoğan… Biz de bu emeklemek devrine


mutlak girmeliyiz.


(Halide Edip Adıvar)


Okuyucunun tamamlaması için bırakılan bu sözler, istenirse soru ve ünlem işaretleriyle


sınırlandırılabilir. Böylece okuyucu, cümlede verilmemiş sözleri şaşkınlık,


kuşku ya da soru anlamlarıyla tamamlar:


Bir şeye yaramak, bir şeye yarar ve lâzım olduğunu hissetmek!… İşte, yaşamanın


yegâne manası!…


(Yakup Kadri Karaosmanoğlu)


b. Birtakım bölümler, örnekler sayıldıktan sonra vb. anlamında kullanılır:


Eski belgelerimizde de eşadlı ögelere rastlanmaktadır. Örnek olarak at 'isim', at 'hayvan';


buna ek olarak atlıg 'adlı, isimli', atlıg 'süvari'; taş 'dış' ile taş 'taş'; yüz '100',


yüz 'surat'; balıq 'şehir', balıq 'balık'; ot 'ateş', ot 'ot'…


(Doğan Aksan)


c. Bir metinden yapılan alıntılarda alınmayan, atlanan sözcük ve bölümlerin


yerine konur:


Yerleşmiş anlamdan ise ben şunu anlıyorum: Tip kendi dışında bir şeyi temsil eden


roman kişisidir. … Bizde ise sanırım bu tersine işliyor. Yani romanın başkişileri çok kez


daha bir 'tip' olarak çıkmış.


(Berna Moran)


Bu durumlarda üç nokta yerine sıra noktalar ( ….. ) da kullanılabilir.


N O K T A L A M A İ Ş A R E T L E R İ 205


A N A D O L U Ü N İ V E R S İ T E S İ


d. Birtakım nedenlerle açıklanması istenmeyen sözcüklerin yerinde kullanılır:


E… ili


e. Konuşmalarda karşılık verilmediğini anlatmak için kullanılır:


- Neredeydin?


- ...


- Ne arıyorsun?


- …


7. Sıra Noktalar (.....)


Alıntılarda atlanan, verilmeyen satırlar, paragraflar yerine konur:


İnsanı hayvandan ayıran ana nitelik de güzellik yaratma ve güzellik aramadır.


…....


Sevmek nasıl öğrenilir? Güzellik eğitimiyle, güzellikler karşısında heyecan duyma yeteneğini


işleye işleye, güzel resimler göre göre, güzel eserler okuya okuya, güzel müzik dinleye dinleye,


güzellikler karşısında hayranlık duyma gücümüzü bileyip çoğaltacağız. Bir ulusun en


büyük serveti bu sevme gücü, potansiyelidir.


(Vedat Nedim Tör)


Bu durumda başka bir işaretin de kullanılabileceğini görmüştük. O işaretin ne


olduğunu anımsayabildiniz mi? Anımsayamadıysanız, sıra noktalardan önceki


bilgileri bir kez daha gözden geçirmeniz gerekiyor.


8. Soru İşareti (?)


a. Soru bildiren cümlelerden sonra konur:


Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?


Benim mi Allahım bu çizgili yüz?


Ya gözler altındaki mor halkalar?


Neden böyle düşman görünürsünüz


Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?


(Cahit Sıtkı Tarancı)


Soru ekleri ile öbekleşmiş sıralı cümlelerde soru işareti en sona konur: Malına


mı, parasına mı, bilgisine mi güveniyor?


b. Bilinmeyen tarih, yer vb. durumlarda konur: Nedim ( ? – 1730)


c. Bilginin kuşkulu olduğu durumlarda ayraç içinde kullanılır:


Dalyan: İtalyanca (?)


206 N O K T A L A M A İ Ş A R E T L E R İ


?


A Ç I K Ö Ğ R E T İ M F A K Ü L T E S İ


d. Küçümseme, ince alay anlamında da kullanılır:


Bu işteki zekâsı(?) herkesi şaşırttı.


Doğrudan doğruya soru anlamı vermeyen sözlerde soru işareti kullanılmaz: Bugün


çarşıya çıksam mı, diye düşünüyorum. Bu cümlede soru işareti bulunmasına


karşın, cümle bittiğinde soru anlamı olmadığını görüyoruz. "Çarşıya çıkma" konusundaki


kararsızlık, "mı" soru eki yoluyla değişik bir anlatımla verilmiş. Bu yüzden


soru ekinden sonra, soru işareti yerine virgül konur.


9. Ünlem İşareti (!)


a. Ünlem bildiren (sevinç, acı, kızgınlık, korku, şaşkınlık gibi duyguları anlatan)


cümlelerin sonuna konur:


Bunun nedeni, Türk aydını, gene sensin! Bu viran ülke ve yoksul insan kitlesi için


ne yaptın?


(Yakup Kadri Karaosmanoğlu)


İçinde ünlemli sözler bulunan cümleler, bütün olarak ünlem bildirmiyorsa, o


sözlerden sonra da cümle sonunda da ünlem işareti kullanılmaz:


Nihayet, "Çık" diyor. Niçin bu yabancılık ve bu lüzumundan fazla sertlik?


(Reşat Nuri Güntekin)


b. Seslenmelerden sonra konur: Değerli izleyiciler!


c. Bir sözcüğe ya da cümleye küçümseme, alay anlamı katmak istenirse, ilgili


sözcükten sonra ayraç içine alınarak konur:


Onun ne kadar iyi (!) olduğunu biliyoruz.


Uzun cümlelerde, aynı türden duyguları belirten cümleciklerin her birinden


sonra ünlem işareti konmasına gerek yoktur. Bu durumlarda ünlem işareti cümlenin


sonuna konur:


Ah, şu çocuklar ne cici, ne sevimli, ne kadar cana yakın, ne kadar güzel!


10. Kesme İşareti (')


a. Özel adlara gelen iyelik ve durum eklerini ayırmak için kullanılır: Ömer'e, Emrah'ı,


Ankara'da, Eskişehir'den, Ateşten Gömlek'te.


Kurum, kuruluş, dernek, işyeri; dil, din, mezhep, akım adları kesme işaretiyle ayrılmaz:


Türkiye Büyük Millet Meclisinde, Sosyal Sigortalar Kurumuna, Anadolu


Üniversitesinden, Kadın Adayları Destekleme ve Eğitme Derneğinde; Türkçede,


Müslümanlıkta, Rönesansın…


N O K T A L A M A İ Ş A R E T L E R İ 207


A N A D O L U Ü N İ V E R S İ T E S İ


Kişi adlarından sonra getirilen unvanların ekleri de kesmeyle ayrılmaz: Pınar


Hanıma, Engin Beyi, Ali Paşadan, Mehmet Efendinin…


b. Özel adlara getirilen ekler, satır sonunda yer kalmadığı zaman alttaki


satıra indirilirken, yalnızca kesme işareti kullanılır; kısa çizgiye gerek yoktur:


Benim annem, tarihe her zaman meraklıydı; Cevdet Paşayla Naima'


yı da, çeşitli Fransız tarihçilerini de hep okurdu.


(Mîna Urgan)


Sonunda sert bir ünsüz bulunan özel adlar tam olarak yazılır; kesme işareti konarak


ek getirilir. Ancak bu sözcüklerin okunuşu sırasında sert ünsüz yumuşatılır.


Yani Ahmet'i, Recep'i; Sinop'u, Zonguldak'ı yazılır; Ahmedi, Recebi, Sinobu, Zonguldağı


biçiminde okunur.


c. Yabancı özel adlara gelen çoğul ve yapım eklerinden önce kullanılır: Paris'ler,


Londra'lı.


Türkçedeki özel adlara gelen çoğul ve yapım ekleri kesmeyle ayrılmaz: Türkçe,


Türklük, Atatürkçü, Müslümanlık, Hristiyanlık, Asyalı, Kırşehirli, Ayşeler.


Bu eklerin üstüne gelen öteki eklerde de kesme işareti kullanılmaz: Türkçeden,


Atatürkçülükte, Asyalıdan.


d. Kısaltmalardan sonra getirilen ekleri ayırmak için konur: BM'nin, PTT'ye,


TV'yi.


Kısaltmalara gelen ekler, kısaltmanın okunuşuna uyar. Büyük harfli kısaltmalarda


son harfin okunuşu, küçük harfli kısaltmalarda ise sözcüğün okunuşu göz


önünde bulundurulur: DSİ'ye, TRT'ye; kg'a, cm'ye. Ancak kısaltılışı büyük harflerle


yapılmasına karşın, bir sözcük gibi okunanlara gelen ekler bu okunuşa


uyar: NATO'ya, BAĞ-KUR'a.


e. Sayılardan sonra gelen ekleri ayırmada kullanılır: 1995'te, 8'inci, 2'nci


Sayılarda sıra bildirmek için kesme işareti konmuş ve ek yazılmışsa, başka bir


işarete gerek yoktur: 1'inci, 6'ncı.


Sıra bildiren sayılarda –inci eki yerine başka ne kullanılabileceğini anımsamaya


çalışınız.


f. Bir harf ya da ekten sonra gelen eki ayırmak için de kesme işareti konur:


b'nin, -daş'ın.


208 N O K T A L A M A İ Ş A R E T L E R İ


?


A Ç I K Ö Ğ R E T İ M F A K Ü L T E S İ


g. Konuşmada ya da ölçü nedeniyle şiirde düşen sesleri göstermek için kullanılır:


Acep dünyada var m'ola


Şöyle garip bencileyin.


Bağrı yanık gözü yaşlı


Şöyle garip bencileyin.


(Yunus Emre)


ğ. Özel adların yanında ayraç içinde bir açıklama yapıldığı zaman, kesme işareti ayraç


kapandıktan sonra konur:


Cahit Öztelli (1910 – 1978)'nin ilk kitabı Zileli Şairler (1944)'di.


(Behçet Necatigil)


Özel adların yerine kullanılan "o" adılı, cümle içinde küçük harfle yazılır; kendisinden


sonra getirilen ekler kesmeyle ayrılmaz.


11. Kısa Çizgi (-)


a. Satır sonuna sığmayan sözcükleri bölmede kullanılır:


Sevgi yücedir, kutsaldır. Yağmuru ancak o indirir, rüzgârı ancak o estirir. Sevginin


olmadığı yerlere kar düşer, çiçekler solar, böğürtlenler yemyeşil kalır, morarmak


bilmez.


(Tarık Dursun K.)


Satır sonuna gelen özel adların eklerini alt satıra geçirirken, bu işareti kullanmanın


doğru olup olmadığını anımsamaya çalışınız.


b. Ara sözleri, ara cümleleri, ayrıntı sayılabilecek açaklamaları belirtmek için,


bir başta bir sonda olmak üzere iki kısa çizgi konur:


Onun için –kendisini yakından tanıyanlar bilirler- Mustafa Kemal, hiçbir zaman bir


emir ve cebir adamı olmamış; arkadaşlarıyla kendi arasındaki anlaşmazlıkları, fikir ayrılıklarını


daima münakaşa yolu ile halletmek usulünü tercih eylemiştir.


(Yakup Kadri Karaosmanoğlu)


c. İki sözcük arasındaki ilgiyi, bağlantıyı belirtmek için kullanılır: okur-yazar


ilişkisi, okul-aile birlikleri, Osmanlıca-Türkçe sözlük. Ayrıca kimi terim ve kuruluş


adlarında da sözcükler arasına konur: sıfat-fiil, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi.


d. Dilbilgisinde ekleri belirtmek için ekin önünü konur: -ce, -de. Sözcüklerin kök


ve eklerini ayırmada kullanılır: ver-gi-len-dir-il-en-ler-den-dir. Ayrıca heceleri


göstermek için de heceler arasına konur: göz-lem-le-di-niz.


N O K T A L A M A İ Ş A R E T L E R İ 209


?


A N A D O L U Ü N İ V E R S İ T E S İ


e. Madde sıralamasında, alt bölümleri belirten harf ya da sayılardan sonra kullanılır:


ab-


Madde sıralamasında kısa çizgi yerine noktanın kullanılabileceğini ünitemizin


başında görmüştük.


12. Uzun Çizgi (—)


Yalnızca karşılıklı konuşmalarda, söz başlarında kullanılır. Bu nedenle konuşma


çizgisi de denir.


Bekir Çavuş:


_ Biliyorum beyim sen de onlardansın emme.


_ Onlar kim?


_ Aha, Kemal Paşadan yana olanlar…


_ İnsan Türk olur da nasıl Kemal Paşadan yana olmaz?


_ Biz Türk değiliz ki, beyim.


_ Ya nesiniz?


_ Biz İslâmız, elhamdülillâh… O senin dediklerin Haymana'da yaşarlar.


(Yakup Kadri Karaosmanoğlu)


13. Eğik Çizgi (/)


a. Düzyazı içinde yapılan şiir alıntıları yan yana yazıldığında, dizeleri birbirinden


ayırmak için kullanılır:


Necatigil'in Liman'da gemi simgesi ile ortaya koyduğu gene insandır: "Sonra büyür


daha da / Korkunç yalnızlığımız."


b. Adres yazarken, apartman ile daire numarası arasına konur: Yunus Emre


Cad. 40/4. Ayrıca semt ve kent adları arasında da kullanılır: Gültepe / Eskişehir.


c. Tarih yazarken gün, ay, yıl bildiren sayıların arasına konur: 19/5/1919


Tarih yazımında eğik çizgi yerine başka bir işaret kullanılabilir mi? Buraya kadar


öğrendiklerimizi bir kez daha gözden geçirerek, bu soruyu yanıtlayabilirsiniz.


14. Tırnak İşareti (" ")


a. Bir yazı içinde başkasından olduğu gibi aktarılan sözlerin başına ve sonuna


konur:


Açık'ta şair, "Çünkü asıl şiirler bekler bazı yaşları," diyerek, şiir serüveninin yeni


bir dönemine çağırır bizi. (Doğan Hızlan)


210 N O K T A L A M A İ Ş A R E T L E R İ


?


A Ç I K Ö Ğ R E T İ M F A K Ü L T E S İ


Olduğu gibi alınmayan sözler tırnak içine alınmaz.


Tırnak içine alınmış olan sözün sonundaki işaret de tırnak içinde kalır.


b. Önemi belirtilmek istenen sözcükler tırnak içinde yazılır: Çevremden "dayak"


kadar zararlı olduğunu gördüğüm eski bir eğitim yolu da "öğüt verme"dir.


(Sabahattin Eyüboğlu)


Özel olarak belirtilmek istenen sözcükler, istenirse tırnak içine alınmadan, altı


çizilerek ya da koyu yazılarak da gösterilebilir.


c. Tiyatro eserleri dışındaki yazılarda, konuşma çizgisi yerine kullanılabilir:


"Niye susuyorsun? Bir şey söylesene. Haksız mıyım?"


"Hangi konuda?"


"İnsanın yaşamı her yönüyle yaşaması konusunda. Öyle sustun da…"


(İpek Ongun)


d. Kitap, yazı adları yazı içinde geçerken, tırnak içinde verilir:


Sait Faik, "Haritada Bir Nokta" adlı öyküsünde haksızlık konusunu işler.


Kitap ya da yazı adı cümlenin bir ögesi durumunda değilse, ayraç içinde belirtmek


daha doğru olur:


Bu kitapta şairin kendi seçtiği şiirler yer almıştır.


( Behçet Necatigil, Sevgilerde).


15. Tek Tırnak (')


Tırnak içinde verilen bir alıntıda yeniden bir tırnak işareti kullanmak gerekiyorsa,


bu durumda tek tırnak konur:


"Halk Mevlânâ'ya saygıda kusur etmemekle birlikte, kendi diliyle konuşan Yunus'u onunla


boy ölçtürmekten de çekinmiyor. Mevlânâ'ya Yunus için 'Manevî konakların hangisine


vardıysam, bir Türkmen kocasının izini önümde buldum, onu geçemedim.' sözünü söyletiyor."


(Sabahattin Eyüboğlu)


16. Ayraç ( )


a. Cümlenin herhangi bir ögesi durumunda olmayan açıklamaların başına ve


sonuna konur:


Kurullar arası eşgüdümü (koordinasyonu) en iyi siz sağlarsınız.


N O K T A L A M A İ Ş A R E T L E R İ 211


A N A D O L U Ü N İ V E R S İ T E S İ


b. Tiyatro eserlerinde konuşan kişinin hareketlerini açıklamada kullanılır:


Ayşe – (çekinerek) Girebilir miyim?


Müdür – (kızgın) Girdin ya!


c. Alıntı yapılırken, yazarı ya da eseri göstermek için kullanılır:


Kemal Tahir, bu ilkeden hareket ederek, görüp yaşadığı somut Türk insanı gerçeğini,


genel bir kavram çerçevesi içine oturtmuştur. Böylece, Osmanlı tarihinin sosyal ve


siyasî olaylarını açıkladığı gibi, Tanzimat çağını ve Cumhuriyet devrini de bu görüş açısından


değerlendirmiştir. (Selahattin Hilav)


d. Küçümseme, alay ya da kuşku bildirmek için kullanılan ünlem ve soru işareti


ayraç içinde gösterilir:


O kadar çalışkandı(!) ki sınıfta kaldı.


d. Maddeler sıralanırken, alt bölümleri gösteren harf ya da sayılardan sonra


konur: a)


b)


Harf ya da sayıyla maddeler sıralanırken, başka hangi işaretlerin kullanılabileceğini


anımsayınız.


17. Köşeli Ayraç [ ]


a. Ayraç içindeki bir anlatımda yeniden bir ayraç gerektiğinde kullanılır:


Na şarka, ne garba, ne falana feşmekâna bağlıyım; bize bağlıyım (Ahmet Hamdi


Tanpınar, Mâhur Beste [Ülkü Mecmuası, 17. tefrika] ).


b. Ansiklopedilerde, sözlüklerde kimi bilgiler köşeli ayraç içinde verilir:


Falih Rıfkı [Atay]; fıkra, makale, anı, gezi, sohbet türlerindeki özlü yazılarıyla tanındı.


(Behçet Necatigil)


c. Bilimsel araştırmalarda, üzerinde çalışılan yazının bulunamayan ya da okunamayan,


araştırıcının tamamladığı bölümleri belirtmek için kullanılır:


18. Düzeltme İşareti (^)


a. Türkçeye başka dillerden girmiş kimi sözcüklerde bulunan g, k, l sesleri ince


okunmaktadır. Bu durumda söz konusu seslerden sonra gelen a ve u ünlülerinin


üzerine konarak, bu seslerin ince okunmaları sağlanır: kâğıt, dükkân,


rüzgâr, mekân, yadigâr, hizmetkâr, reklâm, selâm, İslâm, evlât, hilâl, istiklâl; , sükûn,


sükût, mezkûr…


212 N O K T A L A M A İ Ş A R E T L E R İ


?


A Ç I K Ö Ğ R E T İ M F A K Ü L T E S İ


b. Kimi yabancı sözcüklerin de yazılışları bir, okunuşları ve anlamları ayrıdır.


Bunları birbirinden ayırt etmek için, ünlüsü uzun okunanlarda düzeltme işareti


kullanılır:


adem (yokluk) âdem (insan)


adet (sayı) âdet (gelenek)


alem (bayrak) âlem) (dünya, evren


dahi (bile) dâhi (yaratıcı gücü olan kimse)


ama (fakat) âmâ (göremeyen, kör)


hala (babanın kızkardeşi) hâlâ (henüz)


hal (pazar yeri, çözme) hâl (durum)


varis (damar genişlemesi) vâris (mirasçı)


vakıf (para, mülk) vâkıf (vakfeden, bilen)


Birbirine karışma olasılığı bulunmayan ve bir ünlüsü uzun okunan sözcüklerde


düzeltme işaretine gerek yoktur: abide, adalet, dünya, vali, ceza, vefa, dava, bedava,


istifa, beraber, hatta. Ancak, söz konusu ünlüleri uzun okumalıdır:a:bide,


ada:let, dünya:, va:li, ceza:, vefa:, da:va:, beda:va, istifa:, bera:ber, hatta: gibi.


c. Dilimize Arapçadan girmiş, nispet eki (î) almış sözcüklerde de kullanılır.


Aksi takdirde -Türkçedeki –sel/-sal ekinin karşılığı olan- bu ek, dilimizin belirtme


durumu ve iyelik eki ile karışabilir:


askerî okul Türk askeri


dinî inanç İslâm dini


ilmî tartışmalar fizik ilmi


resmî kuruluşlar Atatürk'ün resmi


19. Denden işareti ( " )


Maddeler sıralanırken, alt alta gelen aynı sözcüğün yinelenmemesi için, alttaki sözcüğün


yerine konur:


a. Kişi adları


b. Hayvan "


c. Ulus "



Hiç yorum yok: