21 Aralık 2009 Pazartesi

İSTİKLÂL MARŞI’NIN İNCELEMESİ (TAHLİLİ)

İstiklâl Marşı, Cumhuriyet’in İlânı’ndan önce 1921’de yazılmış olmakla beraber, Cumhuriyet’i müjdeler ve millî marş olarak kabul edildikten sonra, hemen her gün tekrarlandığı için Atatürk ile beraber Cumhuriyet devrinin sembolü olur. Bu devirden sonra yetişen bütün nesillerin daha ziyâde merasim dolayısıyla kendine has bestesi ile söyledikleri bu marş, şiir olarak da üzerinde durulmaya değer.

İstiklâl Marşı’nı değerlendirirken, yazıldığı devri göz önünde bulundurmak lâzımdır. Şiiri söyleyen Mehmet Âkif olmakla beraber, aslında o, kendi beni ile birleştirdiği Türk milletinin duygu ve inancını dile getirir.

Şiirin birinci dörtlüğünde söz konusu olan; “al sancak”tır. Al sancak, Türk milletinin sembolüdür. Türk bayrağının al rengi, şairde alev intibaı uyandırmıştır. Bu alev “sönmez”dir. Zira onun çıktığı kaynak her Türk ailesinin evinde yanan “ocak”tır. Yurdun üstünde tüten “en son ocak” kaldıkça, bu bayrağın alevi, bu şafaklarda dalgalanacaktır.
Türk bayrağında dikkati çeken ikinci sembol; “yıldız”dır. Birinci dörtlüğün üçüncü mısrasında şair, bu yıldız ile gökteki yıldızı birleştirir. Gökteki yıldıza kimsenin eli dokunamayacağı gibi, “Türk milletinin yıldızı” olan al bayrağın yıldızına da kimse el süremez.
I. KITA:
SÖZ SANATLARI
Ocağın tütmesi à yaşam belirtisi ( MECAZ)
Ocağın sönmesi à yaşamın tükenmesi (MECAZ)
Sönmek à yok olmak (MECAZ)
Yüzmek à dalgalanmak ( MECAZ)
Bayrak, yıldıza benzetilmiş ( BENZETME / TEŞBİH)
Sancak-ocak- yurt – millet //şafak, yıldız, parlamak sönmekà TENASÜP
Ocak à aile (MECAZ)
Yıldızà herkesin bir yıldızı vardır inancı (HATIRLATMA / TELMİH)
O benim… / O benimdir o benim … (TEKRİR)

İkinci dörtlükte, Türk bayrağının üçüncü sembolü olan “hilâl”den hareket edilmiştir. “Hilâl” Eski Türk Edebiyatı’nda sevgiliye benzetilir. Türk bayrağındaki “ay”, kendisini sevenlerden fedâkârlık beklediği için, kaşlarını çatmıştır. Eski Türk Edebiyatı’nda sevgilinin kaşı, genellikle “ay”a benzetilir. Şâir, burada vatanın simgesi olan hilâle (sevgiliye) gülmesi için yalvarır. Bu millet, onun uğruna on binlerce şehit vermiştir.



II. KITA:
SÖZ SANATLARI
Hilâl à bayrak ( ad aktarması / parça-bütün ilişkisi)
Bayrak à öfkeli bir insana benzetilmiş (kişileştirme)
Hak: 1) Adalet , doğruluk 2) Allah (tevriye)
Hilâl, ırk, istiklâl, millet à TENASÜP
Çehre, çatma, gül, şiddet, celâl à TENASÜP
Hakkıdır Hakk’a tapan à cinas
Üçüncü dörtlükte, “hürriyet” kavramı söz konusudur. Burada şair, “ben” kelimesini kullanmakla beraber, anlatılmak istenen, “Türk milleti”dir. Şair, burada Türk milletini konuşturmaktadır.
SÖZ SANATLARI
Düşmanlarà çılgına benzetilmiş. ( AÇIK İSTİARE)
Zincir vurmak à esir etmek (MECAZ)
Millet à kükremiş sele benzetilmiş (BENZETME)
Bend à engel (MECAZ)
Yırtarım dağları – enginlere sığmam (ABARTMA)
Yırtarım dağları (Ergenekon Destanı) HATIRLATMA
Dağ, engin, bend, sel…. (TENASÜP)

Dördüncü dörtlükte, Türk milleti ile düşmanlar karşılaştırılmaktadır. Garb (Batı) maddî silahların üstünlüğüne güvenerek, yurdumuza saldırmıştır. Düşmanların bu maddî üstünlüğüne karşı, Türkler’in hiçbir şey ile sarsılmayan imanları vardır. “Ulusun” kelimesiyle; “Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar, bırak varsın ulusun, onda artık korkulacak bir taraf kalmamıştır.” demek istemiştir.
SÖZ SANATLARI
Garbın âfâkıà Batı ülkelerinin sınırları (mecaz)
Çelik zırhlı duvar à teknolojik güç, silahlar à açık istiare
Ulusun : 1) yücesin 2) bağırsın ( tevriye)
Medeniyetà canavar ( benzetme)
Sınırlar à iman dolu göğüs ( benzetme)
Beşinci dörtlükte, düşmanla çarpışan askere hitap ediliyor. Bu parçada geleceğe büyük bir inançla bakılmaktadır.
SÖZ SANATLARI
Hayasızca akın àdüşmanların saldırısı( açık istiare)
Doğacaktır sana vaat ettiği günler Hakk’ın à Kur’an ( Hatırlatma)
Akın, siper, yurt, gövde à tenasüp
Altıncı dörtlükte, “vatan” söz konusudur. Bu vatan, binlerce şehit verilerek kazanılmış ve korunmuştur. Bundan dolayı ona bakarken toprağı değil, ona gömülü olan şehitleri görmelidir. Dünyada hiçbir şey, vatan kadar kutsal ve değerli değildir.
Şair bu kıtada Türk ulusundan tarihini öğrenmesini vatanını sevmesini ve ona sahip çıkmasını istiyor.
SÖZ SANATLARI
Vatan à cennet (benzetme)
Toprak, vatan, şehit, cennet -à tenasüp
Yedinci dörtlükte de “vatan” kavramı söz konusudur. Burada da “vatan” ile “şehitler” (şühedâ) arasındaki münâsebet üzerinde durulmuştur. Burada; “vatan”ın, “cân” ile “cânân”dan (sevgiliden) da üstün bir değer taşıdığı in SÖZ SANATLARI
Vatan à cennet ( benzetme)
Cennet, şehitler , Hüda, vatan à (tenasüp )
Şüheda fışkıracak à abartma
Canı cananı bütün varımı alsın da Hüda à Aliterasyon ( a sesleri tekrarlanmıştır.)
ancı vardır.
Sekizinci dörtlükte, “din” söz konusudur. Mehmed Âkif’in Allah’tan istediği tek şey, mâbedine (ibâdet yerlerine) yabancıların elini dokundurmaması ve dinin temeli olan şeylere şehâdet (şâhitlik) eden ezanların yurdun üstünde ebedî olarak inlemesidir.

SÖZ SANATLARI
İlahi, mabet, namahrem, ezan, şehadet, din à tenasüp

Dokuzuncu dörtlükte konuşan, “şehit”tir. Din uğruna, vatan uğruna savaşan asker, kendi öldükten sonra ezanları, ezan seslerini işitirse, mezarından kalkarak, yarasından kanlar aka aka, bir ruh gibi yükselir ve başı arşa değer. İslâm inancına göre şehitler, doğrudan doğruya cennete giderler. Bundan dolayı onlar din ve vatan uğruna ölmekten korkmazlar.

SÖZ SANATLARI
Taşà mezar taşı / Kan à gözyaşı ( açık istiare )
Taşın secde etmesi à abartma

Onuncu ve sonuncu dörtlük; şiirde ortaya konulan fikir ve inançların bir nevî özetidir. Burada da milletin ölmeyeceği, ebedî olarak yaşayacağı inancı vardır.

Dil ve şekil bakımından şiire hâkim olan düşünce; kuvvet, güven duygusu, sağlamlık ve sâdeliktir. Bunlar Türk halkı ve askerinin temel vasıflarıdır.
SÖZ SANATLARI
Hilâl à bayrak ( ad aktarması)
Şafak-ilk dizedeki şafak à tezat
Hak:1) Adalet, doğruluk 21) Allah à Tevriye
Hilâl, izmihlâl, hürriyet, istiklâl, millet à tenasüp
TENASÜP: Anlamca ilgili sözlerin aynı dizede ya da aynı kıtada, beyitte kullanılmasıdır.
İÇERİK ÖZELLİKLERİ
TEMA ( ANA DUYGU) : Vatan, millet, bayrak sevgisi ve bağımsızlık tutkusu
KONU: Kurtuluş Savaşı, Türk tarihi, Türk ulusunun bağımsızlık uğruna neler yapabileceği, bağımsızlığın kazanılmasından duyulan coşku ve heyecan
ANA DÜŞÜNCE: Vatanımızı, milletimizi ve bayrağımızı sevmeli; bağımsızlık uğruna canımızı seve seve feda etmeliyiz.
BİÇİM ÖZELLİKLERİ
Biçim: Manzume
Tür : Şiir
Şiir Türü : Lirik ve epik şiir
Nazım Birimi: 9 dörtlük, 1 beşlik
ÖLÇÜ: Aruz ölçüsü
Fa i la tün // fe i la tün // fe i la tün // fe i lün

Sözleri Mehmet Akif Ersoy‘un bestesi Osman Zeki Üngör‘ündür. 12 Mart 1921‘de TBMM tarafından Türkiye Cumhuriyeti’nin Ulusal Marşı olarak kabul edildi.
1924 yılında Ankara‘da toplanan seçici kurul, Ali Rıfat Çağatay‘ın bestesini kabul etti. Bu beste 1930 yılına kadar çalındıysa da 1930′da değiştirilerek Cumhurbaşkanlığı Orkestrası Şefi Zeki Üngör’ün 1922‘de hazırladığı bugünkü beste yürürlüğe kondu.
Marşın armonilemesini Edgar Manas, bando düzenlemesini İhsan Servet Künçer yaptı. Şiir 9 dörtlük ve 1 beşlikten oluşur. İlk iki dörtlük İstiklal Marşı’nın güftesi olarak söylenir.

Hiç yorum yok: